23 Nisan 2014 Çarşamba

Küçük Pete Wrigley'in Göz Testi // 1. Bölüm

Ne kadar ben bu hikayeyi yayınlayalı 7 ay olmuş olsa da açıklamasını şimdi yazıyorum. Hikayenin esin kaynağı karakter Pete Wrigley, mekan ise Adana. Çok tembel olduğum ve hikayenin sonunun nasıl biteceğini bir türlü bulamadığım için iki parça şeklinde yayınladım.



Küçük Pete kafasının yanında çığlıklar atan saatin sesine uyandığında saat 7.30du. Normalde lanet ederek doğrulur, ayaklarını yatağın kenarından sarkıtır ve Petunia'ya hayatından ne kadar nefret ettiğini, aslında Afrikalı bir prens olması gerektiğini anlatırdı. Ama bu sabah farklıydı.  Bugün okulun fotoğraf günüydü. Pete aylardır bu günü bekliyordu desek yeridir.  Yatağından donuyla fırladı, Petunia'ya göz kırpmaya çalıştı ama gözündeki çapaklar yüzünden kirpikleri yapıştı, bozuntuya vermeden banyoya koştu. Bu arada merak etmiş olabilirsiniz; Petunia Pete'in kolundaki deniz kızı dövmesi oluyor. Neyse konumuza dönelim. 
Pete banyoya gireli yarım saat olmuştu. Büyük Pete kapıyı yumruklamaya başladığında saçlarını jöleliyordu. Doğrusu çorapları,  boxerı, çilleri ve arkaya jölelenmiş saçları ile biraz şapşal duruyordu. Çil demişken, Pete ve ağabeyi Pete annelerinde hafif sezilen kızıllığı yoğun bir şekilde genlerine işletmişti. Yumurtayı dölleyen spermlerin gen kontuarında istedikleri genleri seçip genoma işletmelerine dair hikayeyi başka bir zaman anlatmam gerekecek.
Pete tuvaletten çıktı ve Pete'e bakıp "bugün kendimi harika hissediyorum, sen de kendine iyi bak" dedi. Odasına girdi, dolabının önüne geçti,  Petunia'ya bakıp "hazır mısın" dedi, kendi kendine kolunu büküp onu onaylar biçimde dans ettirdi. Derin bir nefes alıp dolabını açtı. Gömleklerini araladı ve dolabın arkasındaki kapağı açıp ikinci bölmeye uzandı. Orada duran askıyı çıkarttı. Bu diziden bir sahne olsaydı askıdan önce Pete'in yüzündeki tatmin olmuş gülümsemeyi ve kafasını hafif hafif aşağı yukarı sallamasını görürdük. Ama değil. Ama siz beni anlamışsınızdır. O zaman askımıza bir bakalım; 

1 numarada tabiki Pete'in vazgeçilmez kırmızı ekoseli kasketi var.

2 . siyah boğazlı kazak.

3. siyah ekose gömlek.

4. gri kadife pantolon.

5. spor ayakkabı. (bunlar askıya bağcıklarından bağlanarak asılmıştı)
Bilmiyorum kafanızda canlandırabiliyor musunuz ama bu saydıklarımın Pete'in her gün giydiklerinden hiç bir farkı yok. Biraz kafanız karışmış olabilir. "Bu kadar satırı fotoğraf günü için hiç özenmemiş bir çocuğun hikayesini ögrenmek için mi okuduk?" diyebilirsiniz. Ama Pete'i tanısaydınız böyle düşünmezdiniz. Eh artık köfteyi yavaş yavaş çakmış olmalısınız. Pete, ağabeyi Pete dahil, herkesi fotoğraf gününde çok farklı ve yepyeni bir kıyafet giyeceğine inandırmıştı. Hatta Petunia'yı bile. Onu olduğu gibi görünce suratlarının alacağı şekli görmek için can atıyordu.
Her şey planladığı gibi oldu. Herkes çok şaşırdı, uzun uzun bakıp bir fark görmeye çalıştılar ama nafile. Pete beklediği ilgiyi uyandırmıştı. Fotoğraf çekildi. Pete 3 sıra olan sınıf fotoğrafında orta sıradaydı. Akşam son derste fotoğraflar sınıfa gelip herkese dağıtılınca normal hali olduğu için çok önemsemedi. Eve gidince bakarım dedi.

Eve geldi, çantasını yatağının yanına fırlattı ve kendini yatağa attı.  Olduğu yerden çantasına uzandı ve fotoğrafın olduğu zarfı aldı. Fotoğrafı zarfından çıkardı ve göz hizasında havada tuttu. Eğer bu sahneyi dizide izliyor olsaydık fotoğraftan önce Pete'in suratındaki şaşkın ifadeyi ve gözlerini kırpmasını izlerdik.